Nizam-ı Cedid
Nizam-ı Cedid kavramına Viyana’ya elçi olarak gönderilen Ebubekir Ratip Efendi’nin padişaha sunduğu arz yazısında ilk kez rastlanmıştır. Genel olarak ordudan başlamak üzere devletin bütün alanlardaki reform çabasını ifade eder. Kavram iki anlamda kullanılmıştır dar olan anlamıyla Avrupa usullerini esas olan yeni bir askeri sınıfın adı olarak ifade edildiği gibi geniş anlamıyla da o dönemde yapılan tüm ıslahatları ifade etmek için kullanılmıştır.
Rusya ve Avusturya’ya karşı yapılan savaşlarda devletin bu köhneleşmiş yapısıyla Avrupa karşısında varlığın devam ettiremeyeceği anlaşılmış. Bu nedenle devleti ayakta tutan tüm kurumlarda düzenlemeye gidilmesi gerekliliği anlaşılmış. İşte bu ortam Nizam-ı Cedid sürecinin başlamasına zeminini hazırladı.
Nizam-ı Cedid Ordusu
Nizam-ı Cedit hareketi Sultan Selim ile özdeşleşmiştir. III. Selim bizzat şehzadeliği sırasında devletteki bozuklukları yaşayarak gördü. Bununla birlikte şehzadeliğinde Fransa’da yaşananları yakında takipte etmekteydi. Tahta geçtikten sonra Yaş Antlaşması’nın getirdiği barışın ardından Sultan Selim ıslahat hareketlerine yöneldi. Özellikle mağlubiyetlerin sorumlusu olarak gördüğü yeniçeri ocağını düzene sokmaya çalıştı. Bunun dışında yeni usul asker anlamına gelen Nizam-ı Cedit adlı askeri örgütünü kurdurdu. Bu ıslahatın mali giderlerini karşılaması amacıyla İrad-ı Cedid Hazinesi adıyla yeni ve bağımsız bir bütçe oluşturuldu.
Bu dönemde yapılan diğer yenilikler olarak şunlar dikkatimizi çekmektedir: Resmi olarak Fransızca, Osmanlı Devleti’nin yabancı dili olarak kabul edildi. Osmanlı tarihinde ilk kez daimi elçilikler Londra, Viyana, Paris, Belgrad açıldı. Mühendishaneyi Berri Hümayun açıldı Mühendishaneyi Bahri Hümayun ise geliştirildi. Lağımcı, topçu, humbaracı ocakları ıslah edildi. Donanma ve tersaneler geliştirildi.
Islahat hareketinin başarısız olmasında çeşitli etkenler söz konusudur. Bir kere dışarda devlet sürekli büyük devletlerle mücadele halinde idi. İçerde ise reformlar halka dayandırılamıyordu. Osmanlı halkı Avrupa’daki toplumlar gibi reformları benimsememişti. Islahatlarda ilham alınan Fransa’nın da Mısır’a saldırması durumu iyice zora sokmaktaydı. Üstelik bazı devlet ileri gelenleri kendi menfaatleri ile uyuşmadığı için reformları karşıydı işte bu kesimin yeniçerileri kışkırtması ve III. Selim’in de gerekli baskıyı kuramaması ıslahatları sonlandıran ve Selim’i tahtan indiren süreci getirdi.