Süveyş Kanalı Projesi

Akdeniz ile Kızıldeniz arasından açılacak olan kanalla iki denizin birleştirilmesi planlandı. Böylelikle Osmanlı Devleti Hint Okyanusu’ndaki Portekiz’i üstünlüğüne son verecek ve Hindistan çevresindeki Müslümanlarla bağlantı kuracak, bozulmakta olan Akdeniz ve çevresindeki ticareti yeniden canlandıracak ve Hint Okyanus ticaretiyle ilgilenebilecekti.
1568’de Mısır beylerbeyliğine gönderilen bir fermanda Süveyş’ten Akdeniz’e bir kanal açılmasının mümkün olup olmayacağının araştırılmasını bildirmiş. Ancak, o dönemdeki teknolojiyle neredeyse imkânsız olan bu teşebbüs bir niyet olarak kalmıştır. Çünkü Osmanlı Devleti faaliyetlerinde işin maliyet hesabına büyük önem verirdi. Bu işte hem zaman alacak hem de emek alacak büyük bir kefaletti.
Bu doğrultuda Sokullu ile ilgili olumlu ve olumsuz söylentiler yapılmıştır. Osmanlı siyasetini hayalî projelerle bir tarafa çekmesi çokta iyi siyaset belirlemediği görüşünü ortaya çıkarmıştır. Bununla birlikte Sokullu’nun kanal projesinin gerçek dışı olduğunu ileri süren kişilerin söylemleri gerçeği yansıtmamaktadır. Projenin gerçekliğinden şüphe yoktur.
Mehmet Öz’ün bu konuya doğal sınırlar ile ilgili yaklaşımı dikkat çekidir. Süveyş ve Don-Volga kanalları ile ilgili ihtiraslı tasarılarının o günün şartları içerisinde uygulama imkanı bulamamasını devleti daha fazla genişlemenin neredeyse imkansız olduğuna delil olarak gösterir.