12 Mart Muhtırası

Muhtıra, adından da anlaşılacağı üzere uyarı anlamına gelmektedir. 12 Mart Muhturası, saat 9.30’da Genelkurmay’da toplanan Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç ve Kuvvet Komutanlarının hazırladıkları metnin 13.30’da radyoda okunmasıyla başlayan süreç Faruk Gürlerin cumhurbaşkanlığı seçiminde saf dışı bırakılmasıyla sona ermiştir.
Muhtıra’da Parlamento ve Hükümetin tutum görüş ve icraatlarıyla yurdun anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar içine sokulduğunu tespiti yapılıyordu. Kamuoyunun Atatürk’ün hedef gösterdiği uygarlık seviyesine ulaşma ümidini kaybettiğini, Anayasa’nın öngördüğü reformları yapmayarak TC geleceğini ağır bir tehlikeye düşürüldüğü ifade edilmekteydi.
TSK, ülkeyi içinde bulunduğu olumsuz koşullardan kurtarmak için partiler üstü bir anlayışı çözüm olarak öngörüyordu. Eğer bu isteği yerine getirilmezse ise kanunların kendisine vermiş olduğu TC’yi korumak ve kollamak görevini yerine getirerek idareyi eline alacağını vurgulamaktaydı.
Sonuç itibariyle 27 Mayıs sonrası ortaya çıkarılan anayasal ortamın da etkisi olmakla beraber, parlamento ve hükümetin tutum ve icraatlarıyla ülkeyi anarşiye, kardeş kavgasına ve sosyal ve ekonomik huzursuzluklara sürüklediği öne sürüldü. Ülkedeki koşulların normalleştirilmesi ve reformların uygulanası için bir teknokratları hükümetinin kurulması isteniyordu[1]. Muhtıranın hangi yönden kime verildiği ise çok tartışıldı. Muhtıradan hemen sonra General Gürler, Demirel’e telefon edip “Bunu size karşı yapmadık, Süleyman Bey” diyerek teskin ettiği söylenir. Nihayetinde Başbakan Demirel istifasını vermek zorunda kalmıştır. Bundan sonraki devre Türk siyasi hayatında yeni bir dönemi işaret edecektir. Ayrıca 12 Mart’ın hükümeti devirip reformları uygulamak isteyen, 9\10 Mart gecesi müdahaleye hazırlanan askeri radikalleri engelleme görevi yaptığı da ortaya çıkmıştır. 17 Mart’ta 1 Amiral, 5 General, 35 Albay’ın emekliye sevk edilmesi tesadüf değildir.
[1] Bu durum MBK’den ihraç edilen 14’lerin düşüncelerinde haklı olduklarının kanıtı olabilir.