Sokrates

Sokrates; yaşamı halkça, düşünceleri aristokratça olan, kendini insanlığı ahlakça olgunlaştırmaya adayan ve inandığı düşünceler adına hayatını ortaya koyan Antik Yunan filozofudur.
Sokrates
Atinalı bir heykeltıraşın oğlu olarak M.Ö. 469’da dünyaya gelir. Kendisinin felsefeden başka bir uğraşı olmadığı bilinmektedir. Babasından kalan mirasla yaşamı boyunca çalışmadan geçinmiştir. Çevresindeki herkes onu bilgilin olarak yorumlar ve usta olarak görürdü. Ancak özel hayatında karısı ve çocuklarıyla yeterince ilgilenmediği anlaşılmaktadır. Belkide hayatını adadığı; bilgi, iyi, erdemin ne olduğu? ve gerçek bilgiye ulaşma hedefi bunu gerektiriyordu.
Bir filozof olduğu kadar insancıl biriydi öğrencileri onu seviyordu. Hayatı boyunca şan, şöhret ve para için uğraşmadı. Tamamen inançlarına bağlı kendine güvenen bir insan olarak yaşadı. Entelektüel alçak gönüllülüğün savunucu oldu. “Kimseye hiçbir şey öğretemem sadece onların düşünmelerini sağlayabilirim” diyordu.
Onun yaşamı halkça, düşünceleri aristokratçaydı. Demokratik toplumu ve demokratik yönetimi beğenmiyordu. Bilge bir azlığın yönetimini savunuyordu. O inandıkları uğruna taviz vermeden ölüme gitti.
Onun elinden çıkmış ve günümüze ulaşan tek bir metin bile yoktur. Ünlü savunmasını bile öğrencisi Platon kaleme almıştır.

Sokrates’in Savunması
Sokrates’in Düşünceleri
Toplumunda olmayan tek şey erdemdi. Erdem, iyiyi kötüden ayırt edebilme yeteneği, neyin iyi neyin kötü, neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmektir. Bu durumda erdem bir bilgi türüydü. Bilgi olduğuna göre öğretilebilir bir şeydi. Filozoflarda bu erdem vardı ve bu nedenle yöneticilerin filozoflardan olması gerektiğini söylerdi. Demokrasi yönetiminden dolayı yönetici seçimle veya kura yönetimi ile makamına gelirken, gemilere kaptan alırken kura veya seçimle değil en usta olan göreve getiriliyordu. İşte buna kızıyordu. Aristokratlar içindeki bilge kişiler yönetimde yer almalıydı.
Sokrates, Sofistlerin bazı inançları aklın süzgecinden geçirerek eleştirmelerinden etkilenip, benimsemiştir. Bu yüzden bazı yazarlar onu da sofist kabul eder. Ancak, Sokrates’in Sofistlerin birden çok gerçeğin olabileceği ya da hiç bir gerçeğin olmadığı konusundaki düşüncelere karşı tutum takınmıştır.
Sokrates: “Tek Bildiğim, Hiçbir Şey Bilmediğimdir”
Delphi Tapınağının kahini “dünyanın en bilge kişisi kimdir?” Sorusuna Sokrates diye yanıtlamış. Bu duruma şaşıran Sokrates böyle olmadığını kanıtlamak için her türlü meslek gurubundan insanlarla konuşup kendinden daha bilgesini aramaya koyulmuş. Nihayetinde anlamış ki insanların bilgisiz oldukları halde bunun bilincinde olmadıklarını kendisinin de hiç bir şey bilmemekle birlikte, hiç değilse bir şey bilmediğini bildiğini anlar.

Zaman boyu Atinalıların bilgisizliklerini yüzüne vurup insanları kızdırıp, utandırmıştır. Onun alaylı, eğlenceli ama bilgece soruşturmasını izlemek için gençler başına toplanmıştır. Başta Plan olmak üzere birçok genç ona hayranlık duymuş öğrencisi olmuştur.
Sokrates’in Ölümü
Nihayetinde o kadar çok düşman kazanmış ki, gençlerin ahlakını bozmak Atina tanrılarına saygısızlık edip yeni tanrılar uydurmakla suçlanarak, Halk Mahkemesine verilmiş; yargılanıp suçlu bulunmuş. Baldıran otu şerbeti ile öldürülmesine karar verilmiştir. O ise yapılan haksızlıklara sadece güldü. “sizin istediğiniz gibi konuşup yaşamaktansa kendi istediğim gibi konuşup ölmeyi tercih ederim” dedi.

Öğrencilerinin onu kaçırmaya gelmelerine karşın, “Atina’nın yasaları yararıma iken onlardan yararlandım, zararıma olduğu zaman onlara uymaktan kaçınmam vatandaşlığa sığmaz” diyerek, zehri içerek ölüme yatmıştır.
O öldükten sonra Atinalılar hata yaptıklarını anladılar. Onu dava eden bir kişiyi idam ettiler bir diğerini de sürgün. Daha sonra onu anmak içinde büstünü yaptılar.
Felsefe, doğru bilgin şeylere kuşku ile bakabildiğinde başlar. Sorgulama ile başlar ve bu sorgulamanın sınırı yoktur. Hey şey sorgulanabilir hatta gerçeklik bile.
‘’Nosce te İpsum’’
Yaşamı halkça, düşünceleri aristokratça