Osmanlı’nın Süveyş Kanalı Projesi
Süveyş Kanalı
Süveyş Kanalı, Mısır’da bulunan ve Akdeniz ile Kızıldeniz’i birbirine bağlayan bir su yoludur. Kanal, 19. yüzyılın ortalarında inşa edilmiş ve dünya ticaretinde önemli bir rol oynamaktadır. Süveyş Kanalı, Mısır’ın İskenderiye ve Port Said şehirlerini birbirine bağlar.
Süveyş Kanalı’nın inşası, Fransız mühendis Ferdinand de Lesseps tarafından gerçekleştirilmiştir. Kanal, 1859-1869 yılları arasında inşa edilmiş ve 17 Kasım 1869 tarihinde hizmete açılmıştır. Kanalın inşası, gemilerin Afrika’nın güneyinden dolaşmadan Akdeniz ile Kızıldeniz arasında geçiş yapmasını sağlamış ve seyahat sürelerini kısaltmıştır.
Süveyş Kanalı, dünya ticaretinde stratejik bir öneme sahiptir. Kanal, Asya ve Avrupa arasındaki ticaretin hızlanmasını sağlamış ve gemilerin daha kısa sürede hedeflerine ulaşmasını mümkün kılmıştır. Özellikle petrol ve doğalgaz gibi enerji kaynaklarının taşınmasında büyük bir rol oynamaktadır.
Süveyş Kanalı, uluslararası deniz trafiğine açık bir su yoludur. Kanal, gemilerin geçişine izin veren bir ücret sistemiyle işlemektedir. Kanalın genişliği ve derinliği, büyük gemilerin geçişine uygun hale getirilmiştir. Kanal, yılda milyonlarca ton yük taşıyan gemilere hizmet vermektedir.
Süveyş Kanalı, Mısır ekonomisi için önemli bir gelir kaynağıdır. Kanal, Mısır’a turist getirmekte ve ülkenin ticaret hacmini artırmaktadır. Ayrıca, kanalın işletilmesi ve bakımı için istihdam sağlamaktadır.
Ancak, Süveyş Kanalı’nın stratejik önemi ve yoğun trafiği, bazı güvenlik risklerini de beraberinde getirmektedir. Kanal, zaman zaman siyasi ve güvenlik sorunlarına maruz kalabilmektedir. Bu nedenle, Mısır hükümeti ve uluslararası toplum, kanalın güvenliğini sağlamak için çeşitli önlemler almaktadır.
Süveyş Kanalı, dünya ticaretinin önemli bir noktasıdır ve uluslararası deniz trafiğine büyük katkı sağlamaktadır. Kanal, Mısır’ın ekonomisine ve turizmine olumlu etkilerde bulunmaktadır. Ancak, güvenlik ve siyasi riskler göz önünde bulundurulmalı ve kanalın sürdürülebilirliği için gerekli önlemler alınmalıdır.
Osmanlı’nın Süveyş Kanalı Projesi
Süveyş Kanalı Projesi, Mısır’da yer alan bir kanaldır ve Akdeniz ile Kızıldeniz’i birbirine bağlar. Proje, Fransız mühendis Ferdinand de Lesseps tarafından 19. yüzyılın başlarında gerçekleştirildi.
Süveyş Kanalı projesinin inşası, Mısır’ın Osmanlı Imparatorluğu yönetiminde olduğu döneme denk gelir. İlk olarak 1854’te planlanan proje, ancak 25 yıl sonra, 17 Kasım 1869 tarihinde tamamlandı. Kanalın tamamlanması, Avrupa ve Asya arasındaki ticaretin kolaylaştırılmasını sağladı ve doğu ülkelerinden Batı’ya yapılacak seyahat süresini oldukça kısalttı.
Bugün Süveyş Kanalı, dünya çapında önemli bir suyolu olarak kabul ediliyor ve gemi trafiği için hayati bir rota olarak hizmet veriyor. Kanal, yaklaşık 193 km uzunluğunda ve 24 metre derinliğindedir.
Akdeniz ile Kızıldeniz arasından açılacak olan kanalla iki denizin birleştirilmesi planlandı. Böylelikle Osmanlı Devleti Hint Okyanusu’ndaki Portekiz’i üstünlüğüne son verecek ve Hindistan çevresindeki Müslümanlarla bağlantı kuracak, bozulmakta olan Akdeniz ve çevresindeki ticareti yeniden canlandıracak ve Hint Okyanus ticaretiyle ilgilenebilecekti.
1568’de Mısır beylerbeyliğine gönderilen bir fermanda Süveyş’ten Akdeniz’e bir kanal açılmasının mümkün olup olmayacağının araştırılmasını bildirmiş. Ancak, o dönemdeki teknolojiyle neredeyse imkânsız olan bu teşebbüs bir niyet olarak kalmıştır. Çünkü Osmanlı Devleti faaliyetlerinde işin maliyet hesabına büyük önem verirdi. Bu işte hem zaman alacak hem de emek alacak büyük bir kefaletti.
Bu doğrultuda Sokullu ile ilgili olumlu ve olumsuz söylentiler yapılmıştır. Osmanlı siyasetini hayalî projelerle bir tarafa çekmesi çokta iyi siyaset belirlemediği görüşünü ortaya çıkarmıştır. Bununla birlikte Sokullu’nun kanal projesinin gerçek dışı olduğunu ileri süren kişilerin söylemleri gerçeği yansıtmamaktadır. Projenin gerçekliğinden şüphe yoktur.
Mehmet Öz’ün bu konuya doğal sınırlar ile ilgili yaklaşımı dikkat çekidir. Süveyş ve Don-Volga kanalları ile ilgili ihtiraslı tasarılarının o günün şartları içerisinde uygulama imkanı bulamamasını devleti daha fazla genişlemenin neredeyse imkansız olduğuna delil olarak gösterir.