İş Sağlığı ve Güvenliğinin Tarihsel Gelişimi

İş sağlığı ve güvenliğinin tarihsel gelişimi, çalışanların iş süreçlerinde karşılaşabilecekleri tehlikelerin önlenmesi, sağlıklı bir çalışma ortamının sağlanması ve iş kazalarının en aza indirilmesi için yürütülen tüm faaliyetleri kapsar. Günümüzde bu alan; mühendislik, tıp, psikoloji, sosyoloji ve hukuk gibi disiplinlerin kesişiminde yer alan çok yönlü bir çalışma sahasıdır. Ancak İSG’nin kökleri, sanayileşme öncesine kadar uzanan uzun bir tarihsel sürece sahiptir.

İş Sağlığı ve Güvenliğinin Tarihsel Gelişiminin Evreleri

İş Sağlığı ve Güvenliği Tarihi

1. Antik Çağda İş Sağlığı ve Güvenliği

  • Mısır ve Mezopotamya: İnşaat ve madencilik faaliyetlerinde çalışanların korunmasına yönelik bazı önlemler alınmıştır. Örneğin, piramit inşasında taş işçilerinin periyodik dinlenmeleri sağlanmış, yaralanmalar için ilkel tıbbi müdahaleler yapılmıştır.
  • Antik Yunan ve Roma: Hipokrat, kurşun zehirlenmesi üzerine ilk gözlemleri yapan bilim insanlarından biridir. Plinius ve Galen ise toz ve dumanın sağlık üzerindeki etkilerini yazılı olarak belgeleyerek iş hijyeninin temellerini atmışlardır.

2. Orta Çağ ve Lonca Sistemi

Orta Çağ’da Avrupa’da ortaya çıkan lonca sistemi, hem mesleki eğitim hem de ustaların ve çırakların çalışma koşullarının düzenlenmesi açısından önemli bir adım olmuştur. Loncalar, iş kazalarını önlemek ve meslek sırlarını korumak için kurallar koymuş, mesleki dayanışma yoluyla yaralanan üyelere destek sağlamıştır.

3. Sanayi Devrimi ve Modern İSG’nin Doğuşu

İş sağlığı ve güvenliği tarihi, Sanayi Devrimi‘nin başlamasıyla birlikte ortaya çıkan bir konudur. Bu dönemde işçilerin yaşam ve çalışma koşulları son derece kötüydü. İş kazaları ve meslek hastalıkları oldukça yaygındı ve işçilerin çoğu düşük ücretlerle uzun saatler boyunca çalışıyordu. İşçilerin güvenliği ve sağlığına yönelik herhangi bir koruma yoktu.

18. yüzyılın sonlarında başlayan Sanayi Devrimi, üretim biçimlerinde köklü değişiklikler getirmiştir. Buhar makineleri, dokuma tezgâhları ve ağır sanayi tesisleri yaygınlaşırken iş kazaları ve meslek hastalıklarında dramatik bir artış yaşanmıştır.

  • Çocuk işçiliği yaygınlaşmış, günde 12-16 saatlik çalışma süreleri normalleşmiştir.
  • İngiltere’de 1833 Fabrikalar Yasası (Factory Act) ile çocuk işçilerin çalışma saatleri sınırlandırılmış ve ilk fabrika müfettişlik sistemi kurulmuştur.
  • Alman doktor Bernardino Ramazzini, “İşçilerin Hastalıkları Üzerine” adlı eseriyle meslek hastalıklarının sistematik incelenmesinde öncü olmuştur.

19. yüzyılın ortalarına doğru, işçilerin çalışma koşullarına ilişkin ilk yasalar çıkarılmaya başlandı. İlk olarak, İngiltere’de 1833’te çocuk işçiliğiyle ilgili yasalar çıkarıldı. Daha sonra, İngiltere ve diğer Avrupa ülkeleri, iş kazalarını önlemek için yasalar çıkarmaya başladılar. Bunlar arasında işyerlerinde koruyucu ekipman kullanımı, güvenli makine tasarımı, yangın önleme tedbirleri ve işçilerin işverenleri tarafından sağlanan tıbbi yardım gibi konular yer alıyordu.

4. 20. Yüzyılda Uluslararası Standartların Oluşması

20. yüzyılda iş sağlığı ve güvenliği konusunda daha fazla ilerleme kaydedildi. Birçok ülke, çalışanların sağlık ve güvenliğini korumak için daha kapsamlı yasalar çıkardı. Bunlar arasında çalışma saatlerinin sınırlanması, çocuk işçiliğinin yasaklanması, işyerlerindeki hava kalitesi ve işyeri hijyeni standartları gibi konular yer alıyordu. Ayrıca, işçilerin çalışma koşullarını denetlemek ve sağlık ve güvenlik kurallarını uygulamak için devlet kurumları ve özel sektör işletmeleri kuruldu.

20. yüzyıl, iş sağlığı ve güvenliği alanında küresel ölçekte önemli adımların atıldığı bir dönemdir.

  • 1919: Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) kurulmuş ve çalışma koşullarına ilişkin uluslararası standartlar geliştirilmiştir.
  • II. Dünya Savaşı sonrası: Endüstriyel güvenlik mühendisliği, iş hijyeni ve ergonomi gibi alt disiplinler gelişmiştir.
  • Birçok ülkede iş güvenliği yasaları, koruyucu ekipman kullanımı, işyeri denetimleri ve işçi eğitimini zorunlu hale getirmiştir.

5. Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliğinin Gelişimi

Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliği tarihi, diğer ülkelerde olduğu gibi, sanayi devrimiyle başlamıştır. İlk kez, 1912 yılında çıkarılan Çalışma Kanunu, işçilerin çalışma saatlerinin sınırlandırılmasını, sağlıklı bir çalışma ortamının sağlanmasını ve iş kazalarının önlenmesini amaçlamıştır. Ancak, yeterli düzenlemeler yapılmadığından, iş kazaları ve meslek hastalıkları hala yaygın bir sorundu.

1960’lardan itibaren, Türkiye’deki iş sağlığı ve güvenliği konusunda daha kapsamlı yasal düzenlemeler yapılmaya başlandı. 1973 yılında çıkarılan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, işyerlerinde güvenlik önlemlerinin alınmasını, işçilerin sağlık koşullarının korunmasını ve iş kazalarının önlenmesini hedeflemişti. Daha sonra, 1994 yılında çıkarılan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile daha kapsamlı düzenlemeler yapıldı.

Türkiye’de son yıllarda, iş güvenliği konusunda daha fazla farkındalık oluşmuştur. İş güvenliği kurallarının uygulanması ve denetimi artırılmıştır. İşyerleri, iş güvenliği açısından düzenli olarak denetlenmekte ve işçilerin sağlık koşulları korunmaktadır. Bununla birlikte, hala daha fazla çalışma yapılması gerekmektedir. Özellikle, küçük işletmeler ve tarım sektörü gibi bazı sektörlerde iş güvenliği standartları yeterince uygulanmamaktadır.

  • Cumhuriyet öncesi dönemde Osmanlı’da maden ve fabrika çalışanlarına yönelik bazı düzenlemeler yapılmışsa da kapsam sınırlı kalmıştır.
  • Cumhuriyet dönemi ile birlikte 1936 tarihli 3008 sayılı İş Kanunu, iş güvenliği açısından ilk kapsamlı yasal düzenleme olmuştur.
  • 1970’lerden itibaren sanayileşmenin hızlanmasıyla İSG mevzuatı genişlemiş, iş müfettişliği sistemi güçlenmiştir.
  • 2012 yılında 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Türkiye, Avrupa Birliği standartlarına yakın kapsamlı bir yasal çerçeveye kavuşmuştur.

6. Günümüzde İSG

Günümüzde iş sağlığı ve güvenliği, yalnızca iş kazalarının önlenmesi değil; psikososyal riskler, iş yeri stresi, ergonomi ve teknolojik tehlikeler gibi çok boyutlu alanları da kapsamaktadır. Yapay zekâ destekli risk analizleri, sensör tabanlı erken uyarı sistemleri ve uzaktan eğitim gibi modern uygulamalar, İSG’nin geleceğinde önemli rol oynamaktadır.

Sonuç

İş sağlığı ve güvenliği, insanlık tarihinin en eski mesleki sorunlarından biri olarak başlamış, sanayi devrimi ile birlikte sistematik bir bilim ve politika alanına dönüşmüştür. Geçmişteki acı tecrübeler, bugünün gelişmiş İSG standartlarının temelini oluşturmuştur. Günümüzde ise hedef, yalnızca iş kazalarını önlemek değil; aynı zamanda çalışanların fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan tam bir iyilik hâlini sürdürülebilir kılmaktır.

Bugün, birçok ülke işçilerin sağlık ve güvenliği konusunda kapsamlı yasal düzenlemelere sahiptir ve işyerleri sıkı denetim altındadır. İşyerlerindeki kazaların sayısı azalmış ve işçilerin çalışma koşulları iyileştirilmiştir. Ancak, hala daha yapılacak çok iş vardır ve işçilerin güvenliği ve sağlığı konusunda daha fazla farkındalığa ihtiyaç vardır.

Benzer İçerikler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir