Tımar Sistemi

Tımar Sistemi

Tımar sistemi, Orta Çağ ve Osmanlı İmparatorluğu gibi bazı dönemlerde kullanılan bir vergi sistemi ve askeri ödül sistemi olarak bilinir. Bu sistemde, topraklar, vergi ödeyen kişilere tahsis edilirdi ve bu kişilerin bu toprakları işlemek ve yönetmek için askeri hizmetleri yerine getirmeleri gerekiyordu.

Tımar sistemi, özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nda 14. yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlandı. Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk dönemlerinde, beylerbeyi ve sancakbeyi gibi yüksek rütbeli askeri yetkililer, kendilerine tımar adı verilen topraklarda yaşayan köylülerden toplanan vergileri alırdı. Bu topraklar, savaş zamanlarında askeri hizmetler karşılığında bu yetkililere verilirdi.

Tımar sistemi, Osmanlı İmparatorluğu’nda, büyük bir orduya ihtiyaç duyulduğu dönemlerde daha da önem kazandı. İmparatorluğun sınırlarını genişletmek ve topraklarını korumak için büyük bir orduya ihtiyaç vardı ve bu orduyu finanse etmek için vergiye dayalı bir sistem kullanıldı.

Tımar sistemi, Osmanlı İmparatorluğu’nda kullanılan vergi sistemi olarak da bilinir. Vergi ödemek yerine, tımar sahibi olan kişiler, vergi toplama yetkisine sahipti. Tımar sahipleri, topraklarındaki köylülerden vergi toplar ve bunu imparatorluğa vermek yerine, kendi kullanımları için harcardı. Bu sistem, köylülerin vergi ödemek yerine doğrudan tımar sahiplerine vergi vermesi nedeniyle daha az yıkıcı bir sistem olarak kabul edilir.

Tımar sahipleri, tımar topraklarının gelirleri karşılığında askeri hizmetler sağlamak zorundaydı. Bu hizmetler, savaş zamanlarında birliklerin sevki, yiyecek ve malzeme sağlama gibi birçok görevi içeriyordu. Tımar sahipleri, askeri hizmetlerini yerine getirmediği takdirde, tımar toprakları ellerinden alınabilirdi.

Tımar Sisteminin Uygulanışı

Bu sistem ilk defa Osmanlı’da uygulanmadı Hititler de dahi benzer bir uygulama söz konusudur. Diğer taraftan Osmanlı bu sistemi Selçuklulardaki İkta ve Bizans’ta bulunan pronoia sistemlerinden örnek alarak hazırlamıştır. Osmanlı bu iki sistemi geliştirerek daha üstün model bir sistemi meydana getirmiştir.

Türkiye Selçuklu Devletinin yıkılmasından sonra kurulan Osmanlı Devletinde ikta usulünün daha gelişmiş bir şekli olan ve timar adı verilen sistemin uygulanmasına, Osman Gazinin fetihleriyle başlandı. Fethettiği araziyi timar olarak askerlerine dağıtan Osman Gazi, Karacahisar’ı da oğlu Orhan Gaziye verdi.

Tımar Sisteminin Kaldırılması

Sürekli devam eden harplerin ve Celali isyanları’nın meydana getirdiği tahrip ve masraflar, ülkede krize neden oldu ve sisteme darbe vurdu. Bundan sonra sistem 1839’da yayınlanan Tanzimat Fermanı ile tamamen ortadan kaldırıldı. Ancak taklitçilikle hareket eden tanzimatçılar, bu teşkilatın yerine yeni bir sistem koyamadılar.

Tımar Çeşitleri

Tezkireli Tımar

Bu sistemde, tımar sahibi yıllık gelirinin bir kısmını devlete ödeme yapmadan doğrudan kendisine verilirdi.

Ancak tezkireli tımarlarda, tımar sahibinin gelirleri ve ödeyeceği vergilerin kaydı tutulurdu. Tımar sahibi, yıllık gelirlerini ve ödeyeceği vergileri bildiren bir tezkire hazırlardı. Bu tezkire, tımar sahibinin gelirlerinin ve vergilerinin düzenli olarak takip edilmesini sağlardı. Böylece, devletin gelirlerinin kaybı önlenebilirdi.

Tezkireli tımarlar, özellikle 17. yüzyıldan sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun tımar sistemi olarak kullanılmaya başlamıştır. Bu sistem, diğer tımar sistemlerine göre daha düzenli ve şeffaf bir yapıya sahipti. Ancak, tımar sahipleri de vergi beyannamelerinde hile yaparak devlete daha az vergi ödeyebilirdi.

Tezkireli tımar sistemi, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde vergi toplama sistemi olarak kullanılmıştır. Ancak, devletin mali sıkıntıları ve tımar sisteminin kötüye kullanımı nedeniyle, sistem yeterli gelir sağlayamamıştır. Bu nedenle, Osmanlı İmparatorluğu son dönemlerinde, modern vergi toplama sistemlerine geçilmiştir.

Beylerbeyinin doğrudan doğruya vermeye yetkili olmadığı tımarlar olup, İstanbul’dan verilirdi. Ayrı vilayetlerdeki tımarların kılıç kısımları aynı büyüklükte olmadığından, tezkireli ve tezkiresiz timarların büyüklükleri beylerbeyliğine göre değişmekteydi. Mesela Rumeli, Budin, Bosna, Tameşvar beyliğinde geliri 6000 akçeden fazla olan tımarlar tezkireliydi. Buna karşılık Kıbrıs Adasında ve Kocaeli, Biga sancaklarında 5000, Karaman, Zülkadriye ve Rum eyaletlerinde de 3000 akçenin üzerinde gelire sahip tımarlar tezkireliydi.

Tezkiresiz Tımarlar

Tezkiresiz tımarlar, Osmanlı İmparatorluğu döneminde kullanılan bir tımar sistemi türüdür. Bu sistemde, tımar sahibinin yıllık gelirlerinin bir kısmı devlete ödeme yapmadan doğrudan kendisine verilirdi.

Ancak tezkiresiz tımarlar, diğer tımar sistemlerinden farklı olarak, tımar sahibinin gelirlerinin ne kadar olduğuna dair kayıt tutulmazdı. Bu nedenle, tımar sahibi kendi gelirlerini bildirdiği gibi, devlete ödemesi gereken vergileri de kendisi belirlerdi. Bu durumda, tımar sahibinin vergi beyannameleri “tezkire” adı verilen belgelerde kaydedilirdi.

Tezkiresiz tımarlar, özellikle 16. yüzyılda yaygın bir şekilde kullanılmıştır. Ancak zamanla, bu sistemin yanlış kullanımı ve kötüye kullanımı nedeniyle, devletin gelirlerinde ciddi bir kayba neden olmuştur. Bu nedenle, 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu yönetimi tezkiresiz tımar sistemini ortadan kaldırmış ve yerine daha sıkı bir tımar sistemi getirmiştir.

Kaynakça :İnalcık, Halil, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 2012, cilt 41.

Benzer İçerikler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir