Roma İmparatorluğu’nda Hristiyanlık
Roma İmparatorluğu’nda Hristiyanlık’ın yayılışı zannedildiği gibi kolay bir şekilde olmadı. Hristiyanlık, Roma İmparatorluğu’nda 1. yüzyılda yayılmaya başladı. Başlangıçta küçük bir topluluk olan Hristiyanlar, Roma’nın çok tanrılı inanç sistemine karşı tek tanrıya inandıkları için baskılara ve zulümlere uğradı. Özellikle Neron döneminde Hristiyanlara büyük işkenceler yapıldı. Buna rağmen din, alt sınıflar, köleler ve kadınlar arasında hızla yayıldı.
MS 313’te Konstantin’in Milano Fermanı ile Hristiyanlara ibadet özgürlüğü tanındı. Daha sonra MS 380’de İmparator Theodosius, Hristiyanlığı Roma İmparatorluğu’nun resmi dini ilan etti. Böylece Hristiyanlık, Roma’da zulüm gören bir inançtan devletin temel dini haline geldi.
Roma İmparatorluğu
Constantine imparatorluğun bu kadar geniş sınırlara sahipken hala küçük bir imparatorluk gibi yönetilmesinin Roma’nın daha fazla kuruluştaki yöntemlerle idare edilemeyeceğini görerek devleti ikiye ayırmayı planlamış. Ayrıca bu durumu çözmek için 330 yılında başkenti Byzantion’a taşımıştır. Bu kent daha sonra onun ismiyle anılacaktır. Bunun neticesinde imparatorluk belli ölçüde bir istikrara kavuştu.
İmparatorluk 370’lerde başlayan Hun saldırıları neticesinde Gotların Roma sınırında belirmesi sorunuyla karşılaştı. Müzakere yoluyla Gotları bu topraklara yerleştirerek Hun saldırılarına karşı tampon bölge yaratmış oldu. Ancak bir süre sonra Gotların Roma kentlerine tecavüz girişimleri sonucunda ilişkiler gerginleşti. Bunun neticesinde Gotları topraklarından çıkarmak isteyen Valens harekete geçti. 378 Edirne’de Adrianople Muharebesi cereyan etti ve Valens büyük bir yenilgiye uğradı ve öldürüldü. barbar bir ırka yenilmelerinin tesiri olarak prestij kaybı yaşadılar. Valens’den sonra tahta Theodosius geçer.
Theodosius’un ölümüyle oğulları Honorius ve Arcadius, Roma İmparatorluğunu ikiye ayırdılar. Başkentini Constantinopolis olan Doğu roma daha stratejik ve ekonomik üstünlük içinde bulunurken Batı Roma hem nüfus hem de ekonomik olarak pek parlak değildi. Gotlara yakınlığının da etkisiyle pek gelecek vadetmiyordu. Bu durumu ölü doğan bir bebek olarak ifade ediliyor. Bir rivayete göre ise batı romanın devlete hiçbir katkısı olmamasından Doğu Roma’dan ayırmışlardır. Batı Roma İmparatorluğunun Batı bölgelerini idare etmenin müşküllüğü karşında bu bölgeleri yerel idarelere terk etme (pars occidentalis) yolunu seçmesiyle Avrupa’daki devletlerin ortaya çıkmasına vesile oldu. Öyle ki günümüzde bile Avrupa’da kullanılan dillerin, hukukun ve devlet geleneklerinin Roma kökenli olduğu unutmamalıdır.
Roma İmparatorluğu’nda Hristiyanlık Yayılıyor
İlk etapta Roma Hristiyanlığa karşı çıktı. Günümüzde Vatikan Tepesi olarak adlandırılan yerde bir grup Hristiyan’ın yakılması Romalıların Hristiyanlığa bakış açısını daha iyi anlamamıza yardımcı olur. Bunun da etkisiyle Hristiyanlık Batı Anadolu’da Kütahya ve çevresinde güç kazanmıştır. Roma’nın ilk etaptaki Hristiyanları ezici politikası ezilen kesimin daha faza taraftar bulmasına ve Hristiyanlığın yayılmasına vesile olmuş bu durumun farklı varyasyonları dünya tarihinde mevcuttur. Netice itibariyle hiçbir merkez yereldeki unsurların faaliyetlerinden bağımsız olamaz.
Hristiyanlığa eğilim gösteren Constantine’in, Milvian Köprüsü Muharebesiyle (28 Ekim 312) Maxentius yenmesiyle imparatorluk hızlı bir Hristiyanlaşma sürecine girdi. Roma İmparatorluğu’nun Hristiyanlığı benimsemesi bu dinin Avrupa’da yaygınlaşmasında oldukça etkili oldu.
Roma İmparatorluğu’nda İlk Hristiyanlık İzleri
Roma’da Hristiyanlık, milattan sonra 1. yüzyılda ortaya çıkmaya başladı. Kudüs’te temelleri atılan bu yeni inanç, kısa sürede Roma topraklarına yayıldı. Özellikle havarilerden Aziz Petrus ve Aziz Pavlus, Roma’ya giderek Hristiyanlığın yayılmasına büyük katkıda bulundular. İlk başlarda gizlice kabul edilen bu din, Roma’nın çok tanrılı inanç sistemiyle çelişiyor ve bu nedenle ciddi baskılara maruz kalıyordu.
Hristiyanların Roma’daki Konumu ve İlk Zulümler
Roma İmparatorluğu’nun resmi dini paganizm idi. Roma tanrılarına kurban sunmayan Hristiyanlar, devlete bağlılık göstermemekle suçlanıyordu. Bu nedenle Hristiyanlar sık sık hedef haline geldi. Özellikle İmparator Neron döneminde (MS 64), Roma’da çıkan büyük yangının sorumlusu olarak Hristiyanlar gösterildi. Ardından toplu idamlar, arenalarda aslanlara atılmalar ve işkenceler yaşandı. Bu süreç, Hristiyanların inançlarını daha da güçlendirdi ve dayanışmalarını artırdı.
Katakomplar ve Gizli İbadetler
Roma’da baskılardan kaçan Hristiyanlar, yer altındaki mezar tünelleri olan katakomplarda toplanarak ibadetlerini sürdürdüler. Bu katakomplar hem birer ibadet yeri hem de gizli mezarlık olarak kullanıldı. Bu sayede Hristiyanlık, yer altındaki gizli yaşamıyla varlığını sürdürerek zamanla daha geniş kitlelere ulaştı.
Hristiyanlığın Yayılmasında Kadınların ve Kölelerin Rolü
Roma’da Hristiyanlık özellikle alt sınıflar, köleler ve kadınlar arasında hızla yayıldı. Çünkü Hristiyanlık, sosyal sınıf ayrımı yapmadan tüm insanlara eşit bir kurtuluş umudu sunuyordu. Bu durum, Roma toplumunda büyük yankı uyandırdı ve yeni dinin etkisini artırdı.
İmparator Konstantin ve Milano Fermanı
Hristiyanlık, 3. yüzyıl boyunca baskılara rağmen yayılmaya devam etti. İmparator Konstantin döneminde ise büyük bir dönüm noktası yaşandı. MS 313’te ilan edilen Milano Fermanı ile Hristiyanlara serbestçe ibadet etme hakkı tanındı. Bu ferman sayesinde Hristiyanlık, Roma topraklarında yasal bir din haline geldi.
Hristiyanlığın Roma’da Resmi Din Olması
MS 380 yılında İmparator Theodosius döneminde çıkarılan yasa ile Hristiyanlık, Roma İmparatorluğu’nun resmi dini ilan edildi. Böylece Hristiyanlık, zulüm gören küçük bir topluluk olmaktan çıkıp dünyanın en güçlü imparatorluğunun resmi inancı haline geldi.
Sonuç
Roma’da Hristiyanlığın yayılışı, büyük zorluklar, baskılar ve zulümlerle başlamış olsa da zamanla imparatorluk çapında kabul görerek devletin temeli haline geldi. Katakomplarda gizli ibadetlerle başlayan bu süreç, Milano Fermanı ve Theodosius’un kararlarıyla Roma’nın dini yapısını kökten değiştirdi. Bugün Hristiyanlığın dünya çapında en yaygın dinlerden biri olmasının temelinde, Roma’daki bu uzun ve zorlu yayılış süreci yatmaktadır.





