Hezarfen Ahmet Çelebi
17. yüzyıl Osmanlı bilim ve teknoloji tarihinin en dikkat çekici isimlerinden biri olan Hezarfen Ahmet Çelebi, insanoğlunun uçma hayalini gerçekleştirmeye çalışan öncülerden biridir. “Hezarfen” kelimesi, Farsça kökenli olup “bin fen (bilgi) sahibi” anlamına gelir ve onun çok yönlü, meraklı kişiliğini ifade eder.
| Başlık | Bilgi |
|---|---|
| Adı | Hezarfen Ahmet Çelebi |
| Anlamı | “Hezarfen” Farsça kökenli olup “bin fen (bilgi) sahibi” anlamına gelir |
| Doğum Tarihi | Kesin olarak bilinmiyor (17. yüzyıl başları) |
| Doğum Yeri | İstanbul (tahmini) |
| Alanı | Fen bilimleri, mühendislik, havacılık |
| En Ünlü Başarısı | Galata Kulesi’nden Üsküdar’a uçuş denemesi |
| Uçuş Mesafesi | Yaklaşık 3,5 km (Galata Kulesi → Üsküdar Doğancılar) |
| Kaynak | Evliya Çelebi’nin Seyahatname eseri |
| Sonrası | IV. Murad tarafından Cezayir’e sürgün edildi |
| Ölüm Yeri | Cezayir (rivayet) |
| Tarihsel Önemi | Osmanlı bilim tarihinde ve dünya havacılık tarihinde öncü figürlerden biri olması |
Hayatı
Ahmet Çelebi’nin doğum tarihi ve gençliği hakkında kesin bilgiler bulunmamaktadır. Hakkındaki en önemli bilgiler, dönemin ünlü seyyahı Evliya Çelebi’nin Seyahatname adlı eserinde yer alır. Evliya Çelebi’ye göre Ahmet Çelebi, dönemin bilimsel ve teknik gelişmelerini yakından takip eden, fen bilimleri ve mekanik alanında deneyler yapan bir araştırmacıydı.
Ahmet Çelebi’nin en ünlü girişimi, Galata Kulesi’nden Üsküdar’a uçması olayıdır. Rivayete göre, kuşların kanat yapısını inceleyerek kendi elleriyle yaptığı ahşap ve bezden kanatlarla Galata Kulesi’nden atlamış ve rüzgârın da yardımıyla yaklaşık 3,5 km uçarak Üsküdar Doğancılar Meydanı’na inmiştir.
Bu olay, dünya havacılık tarihi açısından çok erken bir dönemde gerçekleştirilmiş cesur bir deney olarak kabul edilir.
Evliya Çelebi’nin aktardığına göre, dönemin padişahı IV. Murad, Ahmet Çelebi’nin bu başarısına hem hayran kalmış hem de ileride tehlikeli olabileceği düşüncesiyle çekinmiştir. Bu nedenle Ahmet Çelebi’yi Cezayir’e sürgüne göndermiştir. Hayatının geri kalanını burada geçirdiği ve orada vefat ettiği rivayet edilir.
Tarihsel Önemi
- Osmanlı’da deneysel bilime ve mühendisliğe duyulan ilgiyi gösterir.
- Havacılık tarihinin öncülerinden biri olarak insanın uçma hayalini pratiğe döken ilk kişiler arasındadır.
- Ahmet Çelebi, teknik bilgi ile cesareti birleştiren, sınırları zorlayan bir figürdür.
Osmanlı’da Bilimsel Çalışmalar
Dünyanın, savaşlar ve insanlık dışı uygulamalarla yerin dibine girdiği bir çağda Osmanlı Devleti’nde yükselen bir bilim adamı ortaya çıktı. Bütün insanlık ve Gayri Müslim dinler kendi iğrenç uygulamalarıyla kendi halkını sömürüyor iken, Müslüman bilim adamları boş durmuyor ve ülkelerinde bilimi, teknolojiyi ilerletmek için uğraşıyorlardı. Hezarfen Ahmet Çelebi de bu mümtaz zatlardan biri olarak dünya tarihinde ve özellikle Türk havacılık tarihinde kendine yer etmiştir.
Uçuş Denemesi
Hezarfen Ahmet Çelebi’nin güvercinlere olan özentisi, çocukluk yaşta başlayan uçma hevesi hayatına mal olsa da bu hevesten hiç bir zaman vaz geçmemiştir. Kendinden önce güvercinlere özenen ve bu özentisi ölümle son bulan İsmail Cevheri’nin hazin sonunu bilse de; ölüm korkusu, hayallerini bastırmaya yetmemiş ve uçuş denemelerini sürdürmüştür. Çocuk yaşta, yaşıtları sokaklarda oynuyor iken, Hezarfen Ahmet Çelebi kendini evine kapatmış ve uçmak adına bilimsel çalışmalar yapmıştır.
Bu çalışmasını türlü deneylerle test etmiş ve sonunda uygulamaya geçmek üzere Galata Kulesinin en yüksek yerine çıkarak 1632’li yıllarda havanın lodoslu olduğu bir zamanda kendine taktığı kartal kanatlarına benzeyen nesneyle kendini boşluğa bırakmıştır. Hezarfen Ahmet Çelebi’nin o güne kadar denenmemiş olan bir şeyi, uçmayı deneyeceğini haber alan insanlar da sahil boyunda birikmiş, Hazerfen Ahmet Çelebinin uçmasını beklemektedirler. Bu esnada Sinan Paşa Sarayında bulunan Sultan 4. Murat Han da olayı merakla beklemektedir.
Lodoslu bir 1632 yılında kendini Galata’dan aşağıya bıraktığında, havada süzülerek Galata üzerinden Üsküdar’a kadar İstanbul Boğazını da geçmek suretiyle yaklaşık 3 km’lik bir yol kat etmiştir.
Hezarfen Ahmet Çelebi’nin gerçekleştirdiği bu olay sadece İstanbul’da ve Osmanlı Devletinde değil, tüm Avrupa’da geniş yankı bulmuş ve insanların Hezarfen Ahmet Çelebi’ye olan hayranlığı artmıştır. Bu olaydan sonra Ahmet Çelebi olan adı Hezarfen (1000 ilimli) olarak kayıtlara geçmiştir.
Başarının “Ödülü”
Olayı Sinan Paşa sarayından izleyen Sultan 4. Murat Han ise olaydan sonra Hezarfen Ahmet çelebi’yi uçuştan hemen sonra makamına çağırtmıştır. Hezarfen Ahmet Çelebi ise uçarak geçtiği İstanbul Boğazını kayıkla geri dönerek Sultan 4. Murat Han’ın huzuruna çıkmıştır. Sultan 4. Murat Han, Hezarfen Ahmet Çelebi’yi övmüş ve yaptıklarının çok güzel şeyler olduğunu söylemiştir. Bir kese altın da hediye ederek Hezarfen Ahmet Çelebi’yi ödüllendirmiştir.
Fakat Sultan 4. Murat Han’ın vezirleri ve devlet adamları, Hazerfen’i kıskandığı için Sultan’ın aklına girerek Hezarfen Ahmet Çelebi’nin zararlı bir insan olabileceğini ve yaptığı şeyin insan işi değil, şeytan işi olduğu yönünde tazyikleri yüzünden, Sultan 4.Murat Han, Hezarfen Ahmet Çelebi’yi Cezayir’e sürgün etmiştir. Yaklaşık 30’lu yaşlarda Cezayir’de vefat eden Hezarfen Ahmet Çelebi, günümüzde birçok film ve çizgi filmlerde işlenmektedir.
Hazerfen ile ilgili bilgiler ise elimize ulaşan Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinden öğrendiklerimizden ibarettir.





