Yerebatan Sarnıcı ve Medusa Efsanesi

Yerebatan Sarnıcı

Yerebatan Sarnıcı, Bizans İmparatoru I. Justinian tarafından 527 yılında Konstantinapolis halkının su ihtiyacını karşılamak için devasa bir su deposu olarak yaptırılmıştır. Yedi bin köle tarafından ve 9800 metrekare alanı kapsayacak şekilde yapılan sarnıçta her biri 9 metre yüksekliğinde 336 tane mermer sütun bulunmakta ve 100.000 ton su depolayacak kapasitede yapılmıştır. Burada depolanan sular yine I. Justinian tarafından yaptırılan, 971 metre uzunluğundaki Bozdoğan Su Kemeri ve 11.545 metre uzunluğundaki Mağlova Su Kemeri aracılığıyla şehre naklediliyordu.

Yerebatan Sarnıcı’nda biri yan yatmış şekilde diğeri baş aşağı yatırılmış şekilde 2 tane Medusa Kafası bulunmaktadır. Bu kafaların neden bu şekilde koyulduğu bilinmemektedir.

Tarihsel Bilgi-Medusa Lahdi

Medusa Efsanesi

Medusa, Yunan Mitolojisinde üç Gorgon kız kardeş arasında en güzeli ve tek ölümlü olan deniz perisidir. Athena’nın Tapınağı’nda yaşayan Medusa güzelliği nedeniyle herkes tarafından kıskanılırdı. Athena’nın kocası Poseidon, Medusa’yı görünce güzelliğinden etkilenmiş kendisine aşık olmuş ve Poseidon tutkusuna yenik düşerek karısı Athena’nın tapınağında Medusa ile ilişkiye girmiştir. Bunu duyan ve öfkelenen Athena kıskançlıkla Medusa’yı, yüzüne bakanları taşa çeviren yılan saçlı ve korkunç yüzlü bir canavara dönüştürdü. Bununla yetinmeyen ve Medusa’nın hamile olduğunu öğrenen Athena, Perseus ile anlaşmış ve Medusa uykusunda Perseus tarafından kafası kesilerek öldürülmüştür. Daha sonra Perseus kestiği Medusa’nın kafasını, silah olarak kullanması ve kalkanına yerleştirmesi için Tanrıça Athena’ya teslim etmiştir.

Daha önce Poseidon ile ilişkiye giren Medusa’nın kafası kesildiğinde vücudundan iki varlık fırladı. Bu varlıklardan birisi kanatlı bir at olan Pegasus, daha sonra Bellerophon tarafından eğitilmiş ve Chimera’yı öldürmesi için Bellerophus’a yardım etmiştir. Diğeri, Altın Kılıç Chrysaor’dur ve hakkında pek bir şey bilinmemektedir.

Medusa Kafası, Klasik Antik çağlarda ve günümüzde kötülüğü uzaklaştıran bir araç olarak görülmektedir.

Tarihsel Bilgi-Medusa

Osmanlı Dönemi’nde Efsanevi Medusa Olayı ve Yerebatan Sarnıcı

1456 yılında Venedik’ten bir heyet İstanbul’a gelerek Fatih Sultan Mehmet’le görüşmek istediğini belirtirler ve Yerebatan Sarnıcı’nda bulunan bir hazineden bahsederler. Fatih Sultan Mehmet ile görüşen heyet Yerebatan Sarnıcı’nda bir lahit olduğunu ve içindeki cesetle birlikte bu lahdi istediklerini karşılığında da çok şeyler vereceklerini söylerler. Ancak Fatih Sultan Mehmet heyete istediğini vermez ve onları geri çevirir. Gelen heyetin Hristiyan olmadığı ve gizli bir paganist tarikatın üyeleri olduğu düşünülmektedir.

II. Abdülhamit döneminde bu olay yine gün yüzüne çıkar. Abdülhamit’e de bu konuyla ilgili görüşmek üzere birkaç kez heyet gönderilir. Bu konuda bu kadar ısrarcı olunması üzerine Abdülhamit’in merakı artar ve bu olayı kendisi araştırmaya karar verir. Yerebatan Sarnıcı’nda araştırmalar yapan heyet dehlizlerin birinde bahsedilen lahdi bulur. Bulunan lahdin içinde yaratığa benzer garip bir varlığın mumyası keşfedilir. Mumyanın baş kısmı insana benzer ancak geri kalan kısmı dev bir yılanı andırmaktadır. Mumyanın incelenmesi için yurtdışından bir bilim adamı getirilmiş ve bilim adamı yaptığı incelemenin ardından raporunu II. Abdülhamit’e sunar. Raporda yazanlar şöyleydi: “Bu bozulmaya başlamış olan, üst kısmı insan başına benzeyen, yılan gibi kıvrılmış, muhtemelen dinozor çağından kalan dev bir yılan veya dinozora benzer bir yaratık.” Ancak ne olduğu kesin olarak bilinmemekteydi. II. Abdülhamit’in emriyle lahit hakkında daha çok araştırma yapılması için korumaya alınır.

tarihsel bilgi-medusa lahdi

Lahit ve içindeki mumya halktan saklanılmak istenilir. Daha sonra tonlarca ağırlıktaki lahitin içindeki mumya II. Abdülhamit’in emriyle çıkartılarak saklanmış ve lahit gün yüzüne çıkarılarak halka gösterilmiştir. Lahit gün yüzüne çıktıktan sonra resimleri çekilip dönemin gazetesi “Ressimli Gazeta” da yayınlanmaya başlar. Lahit daha sonra kraliçe mezarlarının olduğu bölgeye konulmuştur. Bazı araştırmacılara göre lahit ve mumyanın hâlen İstanbul’da olduğu ve II. Abdülhamit tarafından saklandığı yerde olduğu düşünülmektedir. Bazılarına göre ise lahit gizli İtalyan örgütler ve Mason Loncaları tarafından yurtdışına kaçırılmıştır. Ancak günümüzde lahitin ve içindeki mumyanın bundan sonraki akıbeti ve nerede olduğu bilinmemektedir.

tarihselbilgi-medusa lahdi

Gazetenin yayınlandığı dönemdeki bütün sayılarına şuan “Taksim ve Beyazıt Kütüphanesi”nde ulaşılabilmektedir. Ancak gazetenin sadece bu olayla ilgili haberi yayınladığı sayı ilginç bir şekilde bulunamamaktadır. Bu sayının bulunamaması lahitin peşinde olan gizli cemiyetler tarafından toplatıldığı düşünülmekte ve bu da olayı daha esrarengiz boyutlara taşımaktadır.

Medusa Olayı’nın efsane olup olmadığı kesin olarak bilinmemekle birlikte Medusa ile ilgili yapılan araştırmalar ve bulunan deliller II. Abdülhamit’e okutularak onun onayıyla II. Abdülhamit’in tutturduğu bir günlük olan “Kara Kaplı” ya kaydedilmiştir. “Kara Kaplı” da olayla ilgili bulunan belgeler ve yazılar Medusa Olayının gerçek olduğunu ispatlar niteliktedir.

Benzer İçerikler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir