Türk Yenileşme Tarihi Ders Notları

Kavramlar
İsyan: Toplum içinde bir grubun amacına ulaşmak için devlet otoritesine karşı başkaldırma hareketidir. Devlet düzenini yıkmayı amaçlayan bir hareket değildir.
İhtilal: Bir devletin, idari yapısını ortadan kaldırmak amacıyla zor kullanarak yapılan geniş bir halk hareketidir. Mevcut düzeni yıkmayı amaçlar sonrasında yeni bir düzen kurma gayesi yoktur. İhtilal bu yönüyle devrimden ayrılır.
İnkılap: Arapça kalp kökünden gelir, bir halden başka hale döndürme anlamındadır. Devlet eliyle yapılan köklü değişikliklerdir. Mevcut sistemin yetersiz kalması durumunda çağdaş ve modern sistemin kurulmasını esas alır. Hazırlık, eylem ve yeniden düzenleme olmak üzere üç safhası vardır.
Islahat: Arapça sulh kökünden gelmektedir. İyileştirme, düzeltme anlamını ihtiva eder. Mevcut düzeni yıkmadan aksayan yönlerin düzeltilmesidir.
Tekamül: kamil olma, olgunlaşma demektir.
Hükümet darbesi: iş başındaki hükümetin zor kullanılarak değiştirilmesidir.
Batılılaşma: Osmanlı Devleti, sorunlarını kendi içindeki düsturlarla çözmeye çalışmıştır. Ancak 18. yüzyıldan sonra eksiklere hal çareleri kendi medeniyeti dışında armaya başlamıştır. Osmanlı Devleti’nde 18. yüzyılda başlayan batılılaşma süreci İngilizleşme ve Fransızlaşma olarak değerlendirilmişse de bu yanlış bir tutumdur. Batı medeniyetinin kültüründen ziyade batıyı ileriye taşıyan unsurları benimsemeyi amaçlamaktadır.
Çağdaşlaşma: Modern ve medeni uygarlığa ulaşma anlamına gelir.
Osmanlı Devleti’ni Olumsuz Etkileyen Olaylar
15 ve 18. yüzyıllar arasında Avrupa’da ekonomide, ulaşımda, sanatta, teknolojide büyük gelişmeler yaşandı. Bu gelişmeleri ve değişmeleri takip etmeyen Osmanlı Devleti olumsuz olarak tüm yaşananlardan etkilenmeye başladı.
Coğrafi Keşifler
Okyanus sularına uygun gemilerin yapılmaya başlanması ve pusulanın Avrupalı denizciler tarafından kullanılması coğrafi keşiflerin önünü açtı. Keşifler sonuncunda yeni yollar ve adalar bulundu. Dolayısıyla İpek ve Baharat yolları önemini yitirdi. Bu durum Osmanlı Devlet ekonomisini sarstı. Üstelik Amerika Kıta’sından gelen madenler Osmanlı sınırları içine girince paranın değeri düştü. Ekonomide büyük sorunlara ortaya çıktı.
Sanayi İnkılabı
Daha kısa sürede daha az enerji harcayarak daha fazla üretim yapmayı ifade eden Sanayi Devrimi, 18. yüzyılın başlarında başlayıp çeşitli evrelerle 19. yüzyılın sonuna kadar devam etmiştir. İngiltere’de dokuma alanında ortaya çıkan buhar gücünden yararlanma dünya üzerindeki tüm üretim anlayışını değiştirdi. Buhar gücünün üretim kullanılmaya başlanmasıyla ucuz ve hızlı bir üretim anlayışı gelişti. Kalabalık nüfusu, yeraltı ve yerüstü zenginlikleriyle güçsüz Osmanlı, Batılılar için hem önemli bir ham madde kaynağı hem de önemli pazar niteliğindeydi. Önce Fransa’ya verilen sonra da tüm Avrupalı devletlere tanınan kapitülasyonlar, Avrupa ürünlerinin Osmanlı’ya sokulmasına kolaylık sağladı. Bu gelişmiş üretim mekanizmasıyla rekabete giremeyecek olan basit Osmanlı sanayinin yok olması demekti.
Fransız İhtilali
Büyük Fransız Devrimi, 18. yüzyılın en önemli olaylarının başında gelir ve siyasi bakımdan bütün dünyayı etkilemiştir. Bu liberalist tutkunun Fransa’da başlamasında siyasi, ekonomik ve sosyal etkenler söz konusu olmuştur. Fransa’da halk idareye isyan bayrağı açıp mevcut sistemi değiştirmişttir. Fransız İhtilali’nin altyapısını yayan düşünürler Montesque, JJ.Rousso, Diderot, Voltaire’dir. Osmanlı Devleti, Fransa’da yaşanan ihtilali önemsemeyip iç sorun olarak görmüştür. Ancak bu ihtilalin yaydığı milliyetçilik fikri Osmanlı gibi çok uluslu devletlerin sonunu getirecektir.
Sömürgecilik
Genellikle bir devletin başka bir devleti ya da devletleri siyasi ve ekonomik egemenliği altına alarak kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmasını ifade eder. Sömürgecilik Sanayi İnkılabından sonra artan ham madde ihtiyacını giderme hedefiyle çok büyü bir ivme kazandı. Yeni bir boyuta bürünerek Emperyalizm ismini aldı. İngiltere, Fransa, Rusya, Almanya ve İtalya sömürgeci devletlerin başında gelmektedir. Osmanlı Devleti’nin zengin, geniş ve güçsüz toprakları sömürgeci devletlerinin gözlerini buraya çevirmesine neden oldu. Bu devletler, Osmanlı’yı bölmek ve kendi menfaatleri doğrultusunda faaliyetlere girmekten çekinmediler.
Osmanlı Devleti’nde Misyonerlik Faaliyetleri
Misyon, bir düşünceyi, bir ideali ifade etmektedir. Misyonerlikte misyon kelimesinden türetilmiştir. İlk misyonerlik faaliyetlerini İngilizler başlatmıştır. Osmanlı perspektifinde bakarsak misyonerlik, Hıristiyanların özel olarak yetiştirdikleri ve Osmanlı’yı parçalamak için gönderdikleri kişilerdir. Bu misyonerlerin çalışmalarından özellikle Ermeniler etkilenmiştir.
Şark Meselesi
Şark Meselesi tabiri ilk kez, Napolyon’un yenilmesiyle değişen dengeleri yeniden düzenlemek için 1815 yapılan Viyana Kongresi’nde gündeme gelmiştir. Bu tabir Batılı devletlerin Türklerle mücadelesinde çoğu zaman gizli niyetleri oldu. Esasen Türk- Avrupa mücadelesiydi. Türklerin Müslümanlığı kabulüyle mesele Hıristiyan-Müslüman mücadelesine evrildi. Durum böyle olunca Batılılar için İslamiyet ile Türklük aynı anlamı ifade eder oldu. Fransız tarihçi Albert Sarel, “Türkler Avrupa’ya ayak basığı günden beri Şark Meselesi zuhur etti.” demiştir.
Şark Meselesi belirgin hatlarıyla iki önemli safha geçirdi. 1071-1683 arasındaki dönemde Avrupa savunmada, Türkler taarruz halinde idi. Bu dönemde Batı’nın meseleye bakışı:
- Türkleri Anadolu’ya sokmamak
- Trükleri Anadolu’da durdurmak
- Türklerin Rumeli’ye geçişini önlemek
- Türklerin İstanbul’u fethetmesini önlemek
- Türklerin Balkanlarda ilerleyişini engellemek
Türkler 1683’te Viyana kapılarına kadar dayandılar. Ancak burada alınan mağlubiyetle Şark Meselesinin ilk safhası sona erdi. Bundan sonra Türkler savunmaya, Avrupalılar taarruza geçti. Bu dönemde Osmanlı’yı parçalama hedefinde Batı’nın meseleye bakışı da değişti:
- Tükler balkanlardan atmak
- Türkleri İstanbul’dan atmak
- Türkleri Anadolu’dan çıkarmak
1909 Anayasa Değişiklikleri
-
Meclis başkanı, meclis tarafından meclis içinden seçilir.
-
Padişahın Meclisi feshetme yetkisi bazı şartlara bağlanarak sınırlandırılmıştır.
-
Meclis tarafından çıkarılmış bir yasa padişah tarafından veto edilirse, iki ay içerisinde aynı yasa 2/3 çoğunlukla yeniden meclis tarafından yeniden kabul edilirse padişahın o yasayı veto hakkı yoktur.
-
Meclis tarafından çıkarılan bir yasa, o yasayla ilgili bakanın onayı olmadan padişah tarafından yürürlüğe konulmayacaktır.