Osmanlı Devleti’nde Kapitülasyon ve Vakıfların Yeri
Osmanlı Devleti’ndeki kapitülasyon algısı yanlış anlaşılmıştır. Fransızlardan önce bu ticari imtiyazlar Venedik ve Cenevizlilere verilmişti ve verilen bu imtiyazların ekonomik zararı yoktu. İlk verilen bu imtiyazların görünürdeki verilme nedeni ticareti ülkeye çekmekti. Ancak bundan daha akılcı bir politikanın ürünü olan bu uygulamadaki asıl amaç, daha önce Çin’de de bahsedilen, ülke içinde hükümdarın otoritesini sınırlandırabilecek bir unsurun oluşmasına engel olmaktı. Fazla zenginleşen ve güçlenen kesime söz geçirmek güçtür. Aynı şekilde belli bir oranda fakirleşmiş halka da söz geçirmek zordur. İşte bundan dolayı orta sınıf olarak ifade edilen kesim tarihte devletlerin oluşturmaya çalıştığı zümre olmuştur. İşte Osmanlı’da bu zihniyete bağlı olarak ihracatı olabildiğince yasaklayıp ithalatı genişletmiştir.
Kanuni döneminde Fransa’ya verilen kapitülasyonlar ise siyasi silah olarak kullanmıştır. Öyle ki bu kapitülasyonlar hükümdarların ömrüyle sınırlandırılışlardır. Ancak bundan sonraki süreçte verilecek olan imtiyazlar Coğrafi Keşifleri ve Endüstri İnkılabını gerçekleştiren Avrupa’nın Osmanlı’yı ekonomik olarak çökertmesine fırsat vermiştir.
Kişisel zenginliğin önüne geçmek için diğer bir yol ise vakıf sistemiydi, bu sistem kişisel servetin kamu yararına sunulmasıdır. Devletler vakıflar kurdurmak konusunda ısrarcı bir tutum sergilemektedir. Ayrıca vergiden muaf olma ve mirastan kız evlatların pay almasını önlemek için düşünülen çarelerdendir.