İkinci Osman


Sultan Ahmed’in Mahfiruz Sultan’dan oğlu ikinci Osman, 3 Kasım 1604’te İstanbul’da doğdu. Henüz 14 yaşındayken amcası, Sultan I. Mustafa’nın tahtan indirilmesi üzerine 1618’de tahta çıktı. Çevresindeki basiretsiz insanların etkisinden kalması onun icraatlarında kendini göstermiştir. Bu durumun onun canına mal olacak isyana yol açtığını göreceğiz. Ayrıca onun icraatlarıyla klasik Osmanlı padişah imajını kaybettirdiğini görmekteyiz.
Amcası Mustafa’nın tahta çıkarılmasını sağlayan Sofu Ahmed Paşa ve Şeyhülislam Hocazade Esat Efendi ile bu nedenle arası açıktı. Bunun üzerine Kaymakam Sofu Mehmed Paşa’yı görevinden alırken, Esad Efendi’nin de yetkilerini kısıtlayarak, şeyhülislam, ulema tayini ve diğer işlerde hocası Ömer Efendi’yi yetkili kıldı. Ayrıca yeni sadrazam Öküz Mehmed Paşa olmuştu. Ancak bu makamda fazla kalamayarak Halil Paşa’ya yerini teslim etti.
Sadrazam Halil Paşa yenilgiye uğrayan Osmanlı kuvvetlerinin intikamını almak üzere Erdebil’e yürüme kararı alınca Safeviler sulh istemiş ve iki taraf arasında bir antlaşma zemini oluşmuştu. İstanbul’da antlaşmayı tasdik eden II. Osman, memnuniyetsizliğini Halil Paşa’yı görevden alıp yerine ikinci kez Öküz Mehmed Paşa’yı sadaret makamına getirmesiyle gösterdi. Bir süre sonra, Sadrazam Mehmed Paşa’yı bir kez daha görevden aldı. Akdeniz seferi dönüşünde kendisine birçok hediye sunan Kaptanıderya Güzelce Ali Paşa’yı Sadaret makamına getirdi.
Ali Paşa’nın son derece etkili biri olduğu görünmektedir. Özellikle Lehistan’a karşı sefer açma isteği ve saraydaki dengeleri değiştirmeye yönelik tutumu önemli girişimleri olarak dikkat çekmektedir. Yeni sadrazam, Ömer Efendi gibi kalifiyesiz kişileri merkezden uzaklaştırmış, devletin gelirlerini, bazı ileri gelenleri devlete düşman etme pahasına, arttırmıştı. Ali Paşa, padişahın bozulan imajını düzeltip ileri gelenlerin sesi kesmek için Lehistan seferini planlamıştı. Bu çerçevede gerekli hazırlıklar başladı. Ancak Ali Paşanın ani ölümü üzerine durumlar değişti. Saraydaki dengeleri değiştirmeye yönelik siyaseti yarım kaldı ve merkezden uzaklaştırdığı Ömer Efendi gibi kişiler dönüp yeniden itibar kazanmaya başladı. Öte yandan Lehistan’a sefer niyeti ise değişmemiştir.
Ohrili Hüseyin Paşa yeni sadrazam oldu. Lehistan seferi için padişahın otağı Davut paşa sahrasında kuruldu. II. Osman sefer esnasında asker ve ulemaya tavırlıydı. Ulemanın arpalıklarını kestirdiği gibi askere bahşiş dağıtılmadı. Bu durum askerlerin ileri gelenlerince hoş karşılanmadı. Sefere gidilirken padişahın bazı fevri hareketleri de kapıkulunu ve vezirleri rahatsız etmişti. Hotin önlerinde kuvvetli bir tahkimat kuran Leh ve Kazak ordusunu yapılan hücumlar bizzat II. Osman’ın büyük çabasına rağmen bir netice vermedi. II. Osman sadrazamı azledip yerine Dilaver Paşa’yı getirdi. Fakat bu tedbirde bir fayda sağlamadı. Bu sırada gelen barış teklifi Osmanlılar lehine olduğundan kabul gördüğü için kabul edildi. Hotin Kalesi Osmanlı Devleti’ne tabi Boğdan Voyvodalığına bırakıldı. Esasen sefer esnasında kalenin alınamamasının nedeni iyi tahkimattan ziyade yeniçerilerin bahşiş alamamasından kanyaklanmıştı.
Savaştan sonsa Dilaver Paşa’nın ocaktaki sayıyı azaltmaya yönelik bazı tedbirler alması Padişaha karşı var olan güvensizliğin artmasına neden oldu. Padişah sefer dönüşü Osmanlı harem sisteminde radikal bir değişim yaparak mevcut geleneği yıkmayı amaçladı. Bu amaçla Pertev Paşa ailesine mensup bir kızla ve ardından Şeyhülislam Esad Efendi’nin kızıyla evlendi. Hemen hemen bütün kaynaklar İstanbul’ döndükten 5 ay sonra Hacca gitmek üzere hazırlık yaptığını yazar. Bu durum onun ölümüne neden olacak bazı dedikoduları doğurmuştur. Kaynaklarda Padişahın Şam ve Mısır askerleriyle yeniçerilerin üzerine yürüyüp onları ortadan kaldırmak istemesi ve başkenti Bursa ve Kahire gibi yerlere taşımak niyetinde olduğu ifade edilir. Bu söylentiler üzerine 19 Mayıs 1622’de isyan başladı. Olayın vahametini anlayamayan II. Osman isyancıların taleplerini reddetmesi üzerine Yedikule Zindanları’nda hayatına son verildi. Kronik yazarları onun ölümünde kabahati Davud Paşa’ya yüklemişlerdir.
Şeyhülislamın yetkilerini kısıtlaması, ulemanın arpalıklarını kesmesi ve sipahilerin ulufelerini verdirmemesi gibi icraatları ve klasik padişah imajını sıradanlaştırması onun öldürülmesinin önünü açtığını görmekteyiz. İşte bu padişaha karşı olan güç odaklarının ortaya attıkları bir takım düşünceler de günümüzde II. Osman’ın yanlış algılanmasına sebep olmuştur. Birinci Osman Yeniçeri ocağını kaldırmayı, Başkenti taşımayı, harem sistemini değiştirmeyi hedefleyen ve halka inip, Hacca gitmeyi isteyen ıslahatçı ve reformcu bir padişah olarak gözükmektedir[1]. Ancak bu durum doğru değildir. Osmanlı tarihinde belli konular tahkim edilmiştir. II. Osman dönemi de bunlardan birisidir. Bu düşünceler o dönemde Padişah karşı asker ve diğer grupları harekete geçirmek için ortaya atılmış düşüncelerdi.
Öyle ki Yeniçeri ocağının kaldırılmak istemesi olası gözükmemektedir. Çünkü Yeniçeriler dönem itibariyle müthiş bir savaş silahıydı zira Haçova Savaşı’nda bu bir kez daha anlaşılmıştı. Esasen Osmanlı’yı da Osmanlı yapan bu güçtü. Diğer taraftan Şeyhülislamın ve Pertev Paşa’nın kızlarıyla evlenmesindeki amaç harem sistemini kaldırmaktan ziyade olağan güç odaklarıyla arasını düzeltme çabasındandı. Ayrıca Halka inen bir padişah görünümünü oluşturmak için Celalilerden dolayı yıkılan Anadolu topraklarını görme ve kutsal toprakları ziyaret etme amacı içindeydi.
[1] Bu iddiaların sağlam bir mesnedi yoktur.