İngiltere’nin Yeni Başbakanı Boris Johnson’un Büyük Dedesi Ali Kemal (Artin Kemal)
Ali Kemal (1867 – 6 Kasım 1922) ismi geçtiğimiz günlerde İngiltere’de yapılan seçimlerde Boris Johnson’un başbakan olmasıyla bir kez daha gündeme geldi. Peki ya Ali Kemal kimdir, neden gündeme gelmiştir? Bunun nedeni hiç kuşkusuz Ali Kemal’in mevcut İngiltere başbakanın büyük dedesi olmasıdır. Evet, Boris Johnson Ali Kemal’in torunudur.
Aslen Çankırılı olan Ali Kemal Bey İstanbul’da doğup büyümüştür. Bir dönem Dahiliye Nazırlığı da yapan Ali Kemal’in asıl işi gazeteciliktir. İngiltere’de bulunduğu bir dönemde Winifred Brun ile evlenmiştir ve ondan iki çocuk sahibi olmuştur. Fakat, I. Dünya Savaşı nedeniyle çocuklarını İstanbul’a getirememiştir. İşte burada kalan çocuklardan birisi olan Osman Wilfred Kemal, İngiltere Başbakanı Boris Johnson’un dedesidir.
Artin Kemal
İsmi her ne kadar Ali Kemal olsa da biz onu daha çok Artin Kemal olarak tanıyoruz. Milli Mücadele döneminde tutum davranış ve faaliyetleriyle Milli Mücadeleye muhalif bir kişilik çizen Ali Bey, birçok kişi tarafından “hain” olarak da nitelendirilmektedir. Yazılarında Ermeni övücülüğü yaptığı için kendisine bir Ermeni ismi olan “Artin” denilmeye başlanmıştır. Hatta bir keresinde Doğu illerini Ermenilere satalım dediği de rivayet edilir. Kendisi aynı zamanda İngiliz Muhipler Cemiyeti üyelerindendir.
Turgut Özakman kitabında ondan şu şekilde bahsediyor:
“Ali Kemal, İstanbul’da Peyam-ı Sabah Gazetesi’ndeki geniş odasında, ortağı Ermeni Mihran ve misafirleriyle çene çalıyordu. Sarışın, gürbüz, yarı alafranga, yarı alaturka, kendine özgü bir insandı. O günkü yazısını öven tombul misafirine neşeyle:
’Ankara’dakiler yine köpürecekler!’ dedi, ünlü kahkahasını attı, sonra da ekledi: ’Haydutların işi gücü savaş. Siyasetten zerre kadar anladıkları yok. Ellerinde derme çatma bir ordu, birkaç tane de düzme kahraman, dövüşüp duruyorlar. Hükümet ölçmüş biçmiş, uygun görmüş, Sevr Antlaşması’nı imzalamış. Size ne oluyor a zırzoplar? Boş yere kan dönmenin álemi var mı?’
Ermeni Mihran ’Bunlar çılgın’ diye söylendi. Ali Kemal bu nitelemeyi çok sevdi: ’Tabii canım! Çılgın olmasalar cihan savaşını sanki biz kazanmışız gibi, koskoca İngiliz Başbakanı Lloyd George’a barış şartlarını dikte etmeye yeltenirler miydi? Ne demiş Arap ’elhükmü limen galebe’ galibin dediği olur! İşte bu kadar.’”

Artin Kemal’in Feci Sonu
O sıralar İstanbul’un kontrolü İngilizlerdeydi. Ankara Hükümeti İzmit’e kadar ilerleyebilmişti. Milli Mücadeleciler İstanbul’da bulunan Ali Kemal Bey’i tıraş olurken kaçırıp İzmit’e getirdiler. Burada toplanan kalabalığın saldırısına uğrayarak hayatını kaybetti. Onun sonunu Nazım Hikmet şu dizelerle anlatmıştır: Vagonlar geliyorlar sallanarak.
Köprünün orda bir ağacı gösterdi Tatar yüzlü adama:
“-Su köprünün dibindeki ağaç yok mu?
Art ayakları üstüne kalkmış
Hayvana benzeyen ağaç?
Şu, soldaki,
Koskocaman.
Bak.
Dalları köprüyü asan.
O dallara astılar ölüsünü Ali Kemal´in.
İstanbul’dan kal dirildi herif
Güpegündüz
Berberden,
Beyoğlu’nda tıraş olurken.
338´de…”
“- Kim bu Ali Kemal?”
“- Gazete muharriri.
İngiliz’den para alır.
Âdemiydi Halifenin.
Gözlüklü,
Şişman.
Kan damlardı kaleminden,
Fakat murdar,
Fakat pis bir kan.
Gün olur daha derin,
Daha geniş yara açar
Kalemin düşmanlığı
Mavzerin düşmanlığından.”
“-İzmit bizde miydi o zaman?”
“-Yeni girmiştik. İngilizler İstanbul’daydı daha.
Ali Kemal´i çalıp getirdiler İngiliz’in mavi gözünden.
Burada ´Geliyor!´ diye bir şayia çıktı
Altı yedi saat önce.
İskeleye yığıldı millet.
Belki İzmit halkının dörtte üçü,
Kadınlara varıncaya kadar.
Ben Ulu Caminin oradan bakıyorum
Gözümde dürbün.
Göründü karsıdan motor nihayet,
Bata çıka geliyor.
Koştum aşağıya.
Ben iskeleye inmeden
Çıkarmışlar Ali Kemal´i motordan.
Surda
Tepede
Saray Meydanında hükümet konağı var
Kolordu dairesi,
Oraya götürdüler.
Konağın önü
Meydan,
Sokaklar
Adam almıyor.
Kaynıyor karınca gibi İzmit halkı.
Fakat öfkeli,
Fakat merhametsiz.
Çoğu da gülüyor,
Bayram yeri gibi İzmit şehri.
Hava da sıcak,
Gök de bulutsuz.
Ali Kemal 20 dakika kaldı kalmadı konakta
Dışarı çıkarıldı.
Attı bir adim.
Etrafını zabitlerle polisler almış.
Kireç gibi yüzü.
Sarısın.
Birden ahali başladı bağırmağa:
´Kahrol Artin Kemal…´
Durdu.
Döndü.
Arkasına baktı
Konağın kapısından tarafa,
Belki de geri dönüp içeri girmek için.
Fakat yüzüne karşı kapıyı ağır ağır kapadılar.
Yürüdü sallanarak on adim kadar.
Ahali boyuna bağırıyor.
Bir tas geldi arkadan
Başına çarptı.
Bir tas daha
Bu sefer yüzüne.
Kırıldı gözlükleri,
Bıyıklarına doğru kanın aktığını gördüm.
Birisi, “Vurun,” diye haykırdı.
Taş
Odun
Çürük sebze yağıyor.
Muhafızları bıraktı Ali Kemal´i.
Ahali kara bulut gibi çullandı üzerine
Alaşağı ettiler.
Orda yerde yaptılar ne yaptılarsa.
Sonra açıldı bir parça ortalık.
Baktım ki yatıyor yüzükoyun.
Ayağında bir donu kalmış
Kısa bir don.
Çıplak eti pelte gibi tombul, beyaz.
Bana hâlâ nefes alıyor gibi geldi.
Bir ip bağladılar sol ayağına.
Hiç unutmam
Sol ayağında kundura, çorap filan yoktu
Fakat sağ bacağında çorap bayi kalmış.
Başladılar ölüyü bacağından sürümeye.
Yokuş aşağı, başı taslara çarpıp gidiyor.
Millet pesinde.
Bir aralık ipi koptu.
Bağlandı yenisi.
İbret alınacak hal.
Halkı kızdırmaya gelmez.
Bir sabreder iki sabreder;
Her ne ise…
Böylece dolaştı İzmit şehrini Ali Kemal.
Sonra
Dedim ya
Astılar su köprünün üstündeki dallara ölüsünü.
Sonra ölüyü indirdiler
Fakat gömleği mi, donu mu ne
İç çamaşırından bir şey
Öteki dalda bir iki ay sallanıp durdu.
Sonra satıldı müzayedeyle saati filan,
Nazım Hikmet, Memleketimden İnsan Manzaraları

“Sözgelimi, Ali Kemal masondu. Kurtarmadılar. Oğlunu ilerde çok önemli bir makama çıkmış görürsen hiç şaşma”
Kemal Tahir, Kurt Kanunu
Kaynak
Turgut Özakman, Şu Çılgın Türkler
Falih Rıfkı Atay, Çankaya
Nazım Hikmet, Memleketimden İnsan Manzaraları