Sultan 4. Murad

Bağdat Fatihi-Şarkın Sultanı-Zamanın İskender’i
4. Murad’ın Saltanatı
Sultan 4. Murad, 26 Temmuz 1612 tarihinde, İstanbul’da doğdu. Osmanlı sultanlarının on yedincisi ve İslam halifelerinin seksen ikincisi idi. Babası Sultan Birinci Ahmed, annesi Mahpeyker Kösem Sultan’dır. Sultan Dördüncü Murad, uzun boylu, iri cüsseli, yuvarlak yüzlü ve heybetli bir padişahtı. Osmanlı Sultanlarının en kudretlilerinden biri olarak tarihe geçti. Son derece zeki, gözü pek, cesur, kuvvetli ve enerjik bir insandı. Sultan Osman’ın hazin akıbeti ve I. Mustafa’nın birkaç ay daha süren ikinci saltanatından sonra 1623’te annesi Kösem Sultan’ın planıyla henüz 11 yaşında tahta geçmiştir.
Bizim tarihimizde askeri eğitim görmediği ve sancağa çıkmadığı hâlde IV. Murad gibi bir dâhi vardır. 17. yüzyılın en büyük mareşalidir. O devirde dünya üzerinde ona denk düşecek bir başka deha yoktur. 11 yaşında tahta çıkan bu genç adam, 19’unda devlete hâkim oldu. 28 yaşında da öldü. Bu kadar kısa sürede de Bağdat ve Revan Fatihi olarak adını tarihe yazdırdı. IV. Murad yaptığı iki doğu seferi nedeniyle, çağdaş kaynaklarda ve İslâmî edebiyatta efsane olan Makedonya Kralı Büyük İskender ve yine iki büyük doğu seferinin sahibi Yavuz Sultan Selim’le kıyaslanarak bazen “İskender-i Sânî” ve “Zamanın İskender’i”, bazen de “Şarkın Sultanı” olarak nitelendirilmiştir. Birçok tarihçi IV. Murad’ı Kanuni sonrası en büyük Osmanlı padişahı olarak kabul etmiştir.
Sultan Dördüncü Murad’ın saltanatını iki devreye ayırmak mümkündür. Henüz on bir yaşında iken tahta geçtiğinden saltanatının ilk devresinde devlet işleri büyük ölçüde annesi Kösem Sultan’ın elinde yürümekteydi. Onunla birlikte olan vezirler, gözünün önünde Hafız Ahmed Paşa’yı askere parçalatmışlar, genç padişahı da korkuyla dehşete düşürmüşlerdir. Osmanlı memleketlerinde asayiş ve huzur kalmamış, zorbalar şehirleri ele geçirmişlerdi. Saltanatının ikinci devresi olan 1632’den sonra idareyi tamamen eline alan Sultan Dördüncü Murad kadınlar saltanatına son vermiş ve biraz da şiddet yolu ile bütün zorbaları sindirmiş, tekrar devlet hakimiyetini kurmayı başarmıştır. Koyduğu amansız yasaklarla asi önderlerin ve iç isyanların hakkından gelen sultan daha sonra doğuya iki büyük sefer düzenleyerek günümüz Türkiye-İran sınırını çizmiştir.
IV. Murad’ın Şahsiyeti ve Şemaili
Karakteri üzerinde annesi Kösem Sultan’ın etkili olduğunda şüphe bulunmayan IV. Murad kimseye güvenmez, kararlarını gizler ve ardından da acımasızca uygulardı. I. Mustafa, Sultan İbrahim ve IV. Mehmed gibi aklî melekelerden yoksun ve çocuk padişahların hüküm sürdüğü bir asırda padişahlık yapan IV. Murad şüphesiz asrın en önemli padişahıydı. Safeviler’e karşı kazandığı zaferlerle Yavuz Sultan Selim’i çağrıştıran IV. Murad bu yönüyle Pers İmparatorluğu’nu yıkan ünlü cihangir Makedonyalı Büyük İskender’e de benzetilir. Her ne kadar sergilediği sert icraatlarla kanun ve teamül dışına çıktığı olsa da boş devraldığı devlet hazinesini yaptığı iki doğu seferiyle doldurmuş ve bu doğrultuda Yavuz ve Kanuni dönemlerini çağrıştırmıştır. Vefatı sonrasında hazinede 15 milyon altın bulunduğundan söz edilir.
Güzel yazıya ve musikiye ilgi duymuştur. Mehter müziğinin önde gelen bestekarları arasında sayılan IV. Murad’ın sözlü eserleri yanında saz eserleri de bestelediği bilinmektedir. “Muradi” mahlasıyla hem divan hem aşık tarzı şiirler yazmıştır. İtalyan düşünürü Machiavelli’nin “Prens” adlı eserini Türkςeye ςevirterek okumuştur.
IV. Murad’ın çok sert ve acımasız olduğunda hemen bütün çağdaş kaynaklar müttefiktir. Yabancı kaynakların bazılarında “Osmanlı’nın Neron’u” olarak nitelendirilmiştir. IV. Murad kahvehaneleri yıktırıp yerlerine bekarlara, debbağ ve nalbantlara mahsus odalar yaptırdı ve tütünü yasakladı. 1634 yılına gelindiğinde ise İran Seferi’ne çıkmadan önce meyhaneleri yıktırarak, kahve ve tütünden sonra içkiyi de yasakladı.
Bunun yanında IV. Murad, Osmanlı tarihinde daha önce görülmemiş olan ve kendisinden sonra nadir rastlanan şeyhülislam katline neden olan ilk padişah olmuştur. Ancak çağdaş gözlemci Mehmed Halife’ye göre o sıralarda Sipah taifesi azmıştı, Fatih Camii’nde tütün içmek, Müslümanların ırzını ayaklar altına almak, köşelerde alenen zina ve livata, kan dökmek, kahvehane ve meyhanelerde gayrı meşru işler yapmak öyle bir mertebeye varmıştı ki alemin düzeni alt üst olmuştu. Yaşanan bu olaylar IV. Murad’ı çok sert ve acımasız önlemler almaya sevk etmişti. Kardeşi ve halefi Sultan İbrahim onun için ‘gaddar bir insan ama iyi bir komutandı’ demiş. Öldürttüğü kişiler arasında Şehzade Kasım, Süleyman ve Bayezid gibi öz kardeşleri olduğu gibi, Piri Paşa, Emir Çelebi gibi devlet adamları, Nef’i gibi bir şair, kadılar, Şeyhülislamlar ve her nevi insan vardır.
Avusturyalı tarihçi Hammer’a göre III. Murad’ın ataleti, III. Mehmed’in iktidarsızlığı, I. Ahmed’in ve oğlu II. Osman’ın tecrübesizliği, I. Mustafa’nın da belahatı yüzünden iç karışıklar ile çalkalanan devleti IV. Murad adeta şok vererek diriltmiş ve XVII. asrın en iyi padişahlarından olmuştur. Devleti adeta tek başına yönetmiş, veziriazam ve vezirler emir kulları olmaktan ileri geçememiştir.
Sultan Murad sadece sert icraatları olan bir padişah değildir. 20 yaşında annesinin vesayetinden kurtulduktan sonra devlet idaresinde yolsuzluklara son vererek devlet gelirlerini artıran, orduyu düzene sokarak zapturapt altına alan, dönemine göre ticareti ve sanayii güçlendiren de odur. Suçluları anında cezalandırdı. Yine Avusturyalı tarihçi Hammer’a göre IV. Murad devleti bir uçurumdan kurtarmış ve bir azamet devri yaşatmış ve “Kanuni” sıfatına sahip biridir. Başarıları ve askerliğe yatkınlığıyla ordu ve halk tarafından saygı duyulan bir padişah olmuştur. Özlenen karizmatik padişah figürünü fazlasıyla sergilemiş bu yüzden de hakkında birςok menkıbe üretilmiş ve Anadolu’da birςok yerel yapıya adı verilmiştir.
Şemail bakımından Sultan 4. Murad uzuna yakın boylu, geniş omuzlu, düzgün vücutlu, bakışları korku ve tehdit telkin eden bir şahsiyet görünümündeydi. Seferlerde dayanıklı ve çekilen sıkıntılara mütehammil birisiydi. Bizzat katılmış olduğu Revan ve Bağdat seferlerinde yaralı askerlerle bizzat ilgilenmiş, en tehlikeli anlarda ön saflarda yer alarak zaferlerin kazanılmasında önemli etkisi olmuştu. Çağdaşı Peçuylu İbrahim, İslam tarihinde onun kadar kan döken ve korkusuz bir hükümdar bulunmadığından söz eder. Romen tarihçi Dimitri Kantemir saltanatı süresince yaklaşık 15 bin kişiyi öldürttüğünü yazar. Ayrıca bedeni ve ruhi yeteneklerle kuşatılmış olup bir askerde bulunması gereken her özelliğe sahip olduğunu yazar. Hammer ise hanedanın en güzel adamı olduğunu yazar.
4. Murad’ın Gücü ve Kuvveti
4. Murad’ın gücü ve kuvveti de dillere destandır. Silahdarı Musa Paşa’yı kuşağından tutup kaldırarak Has Oda içinde birkaç kez dolaştırdığı söylenir. Kılıç, cirit ve ok kullanması da dillere destan idi. Topkapı Sarayı’ndaki metal kapıyı, Musul’dan gelen kılıç ve kurşun delemez denilen gergedan derisi kaplı kalkanı ok ve cirit ile deldiği malumdur. Bir kılıç darbesiyle atı ortadan ikiye bölme ve 200 okkalık (257 kilo) gürzü sallama gibi becerileri de vardı. 50 kiloluk bir yay kullandığı söylenirdi. Cirit ile deldiği 8 Arnavut kalkanını Budin’in Beç (Viyana) kapısına astırdığı, 12 zırha ok saplayıp Mısır’a gönderdiği de bilinmektedir.

Sultan 4. Murad ata da çok meraklıydı ve çok iyi at binerdi. Hareket halindeyken attan ata atlayabilecek kadar çevikti. Padişahın bu abartılı sayılacak fiziksel kuvveti onun otoriter ve genç imajıyla birleştiğinde ortaya sıra dışı,karizmatikbir padişah figürünün doğmasına neden olmuştur.
IV. Murad’ın giyimi kuşamı ile kullandığı zırhı, miğferleri, kılıcı, kalkanı, gürzü ve yayı günümüzde Topkapı Sarayı Müzesi’nde sergilenmektedir.
Hayrat ve Hasenatı
Birikmiş iç ve dış meselelerle yoğun bir saltanat dönemi geçiren Sultan Murad büyük hayır eserleri yaptıramamış gibi görünse de gerek İstanbul’da gerekse taşrada birçok hayrata vesile olmuştur. İstanbul’un yanan camilerini ve saraylarını tamir ettirmiş, İstanbul surlarını onartmıştır. Revan ve Bağdat seferleri anısına Topkapı Sarayı’nın dördüncü avlusuna Revan ve Bağdat Köşkleri yaptırmıştır.
Gerçekleştirdiği en önemli faaliyet ise yağmurlar ve seller yüzünden sular altında kalan Mekke’yi temizletmesi ve Kâbe’nin dört duvarını asıl temeli bulununcaya kadar yıktırıp yeniden yaptırmasıdır. Bu sebeple tarihler düşülmüş ve IV. Murad’ın ismi Kâbe’nin kemerleri üzerine yazılmıştır. Hz. Adem’den beri 11 defâ yıkılıp yapılan Kâbe’nin şimdiki hâli tamâmen Sultan IV. Murad’ın eseridir. 95 kapısı olan Mescid-i Haram’ın kapılarından birisine, Kâbe’yi yeniden inşâsına hâtırâ olması amacıyla, Sultan IV. Murad’ın ismi verilmiştir ( Bab-ı Murad ). IV. Murad’ın yaptırdığı Kâbe Kapısı ise şu an Mekke Müzesi’ndedir. İki defa çıktığı sefer sırasında Doğu Anadolu’da unutulmaz izler bırakmış, yollar ve köprüler yaptırmıştır.

Sultan 4. Murad’ın Sözleri
“Allah, peygamber korkusu bilmez alçaklar! unutmayın intikam gecikir ama asla yaşlanmaz.”
( Sultan Murad 14 yaşındayken, yeniçerilerin Sadrazam Mehmet Paşa’nın kellesini istemeleri sonucu, zorbaları yatıştırmak ve anlaşmak için ayak divanı kurmuştu. Sadrazam, Sultanın kendisi için zorbaların ayaklarına gitmesini yediremeyince, sana bin Mehmet feda olsun diyerek kendisini zorbaların arasına atarak orada şehit edilmiştir. IV. Murad bu sözü bunun üzerine söylemiştir. )
“Yardım almaya alışan, emir almaya da alışır!”
Nef’î bir beyitinde IV. Murad Han’ dan şu şekilde bahsetmektedir:
-Nice benzer sana tarz-t padişah-t selef
Bir midir pervaz-ı anka ile pervazı cerad
–(Geçmiş padişahların tarzları sana nasıl benzer.
Anka’nın uçuşu ile Çekirge’nin uçuşu bir midir?)
Kardeşim eline sağlık çok güzel olmuş.
Sağol erdem